Anubis – Hikayesi, Güçleri, Sembolleri ve Anlamı

featured

Anubis Kimdir ya da Nedir?

Anubis

Eski Mısır Tanrısı Anubis, Cenaze ve Mumyalama Tanrısıdır. Sadece bu kadar mı?

Pagan toplumda neredeyse tüm Tanrıça ve Tanrılar insan gibidir. Yani İnsanlara atfedilen karakter ve duygu özellikleri vardır. Doğal olarak da insanlara atfettiğimiz kötü özelliklere sahiptiler.  Yalan söyleyebilir, taraf tutabilir, haksızlık yapabilir. Pagan inanç sistemlerinde belki en saf, en net Tanrı Anubis’dür.

Binlerce yıl boyunca eski Mısırlılar, Anubis olarak bilinen çakal başlı tanrıya taparlardı. Başlangıçta Anubis, ölülerin tanrısı olarak saygı gördü. Osiris’in vücudunu tam sağlığına kavuşturduktan sonra, Osiris’e ölülerin Tanrısı onursal unvanı verildi. Bu nedenle, Anubis’in rolü mumyalama ve cenaze törenlerine odaklandı.

Objektif ve tarafsız bir tanrı olan Anubis, yeraltı dünyasının kapılarında nöbet tuttu ve yargılanmaya devam eden ölülerin ruhlarına rehberlik etti. Bazı eski Mısır mitlerine göre (özellikle Eski Krallık dönemine ait olanlara) Anubis zaman kadar eskidir. Yaşam ve ölüm arasında köprü görevi görme yeteneği nedeniyle Mısır Panteonunda belirgin bir rolü vardı.

Anubis gerçekte kimdi? Köken hikayesi ve tasvirleri yüzyıllar boyunca nasıl değişti? Aşağıdaki makalemde; görüntüsü, anlamı ile Thot‘dan sonra en sevdiğim antik Mısır semboliklerinden daha doğrusu arketiplerinden, yüzey seviyesindeki mitlerin ötesine geçerek ve Mısır mumyalama ve cenaze tanrısı Anubis’in köken hikayesini, güçlerini, sembollerini ve anlamını paylaşıyorum.

Anubis Köken Hikayesi

Anubis’in temel olarak iki köken hikayesi vardır. Anubis’in doğumunun ilk ve daha az popüler olan açıklaması, Anubis’in Ra’nın (Ammon-Ra, Güneş tanrısı olarak da adlandırılır) oğlu olduğunu belirtir. Bu hikâyede Anubis’in annesi tanrıça Hesat’tır ve zamanın başlangıcından beri, Anubis, kayıp ruhların yeraltı dünyasında hak ettikleri yere ulaşmalarına yardım etme sorumluluğuyla görevlendirmiştir.

Anubis’ten önce, Hanedan Öncesi (MÖ 3100’den önce) ve Eski Krallık (c. 2686 – c. 2134 BCE) dönemlerindeki eski Mısırlılar, Wepwawet (Upuaut) adlı çakal tanrıya tapıyorlardı. Eski Mısırlıların gözünde, Anubis’in bu versiyonu öbür dünyada her zaman var olan bir tanrı olmuştu. Eski Mısır’da çok saygın rahipleri takip eden büyük bir kültü vardı.

Muhtemelen daha popüler ve daha yeni olan ikinci köken hikayesi, Mısır Orta Krallığı döneminde (c. 21 BCE – 17 BCE) ikinci nesil tanrı ve tanrıçalara kadar izlenebilir. Bu hikâyede, Anubis’in ebeveynleri tanrı Osiris ve tanrıça Nephthys’tir. Nephthys’in karısı/kız kardeşi tanrıça İsis kılığında Osiris üzerinde aldatıcı bir oyun oynamasıyla başlar. Bu aldatmanın sonucu, daha sonra Anubis olacak bir çocuk doğurur. Anubis’in doğumundan sonra İsis, kız kardeşi Nephthys’i affeder ve Anubis’i kendi çocuğu gibi büyütmeye karar verir.

Anubis Anlamı ve Sıfatı

“Anubis” kelimesi aslında Yunanca bir kelimedir. “Anubis” için Mısır kelimesi “Anpu” veya “Inpu”dur. Eski Mısır’da “Anpu” kelimesi “bozulma ve ölüm” anlamına geliyordu. Aynı zamanda karanlık, siyah ve gizem anlamına gelir.

Mumyalama işlemi sırasında Anubis

Anubis, Nekropolün Efendisi (ölülerin barındığı bir yer- mezarlık) olarak tanınırdı. Bu nedenle kendisine “Kutsal Toprakların Efendisi” (“nub-tA-djser”) olarak hürmet edildi. Pek çok kişinin gözünde kutsal toprak, tıpkı ölüler diyarı gibi, birinin gittiği ve bir daha geri dönmediği bir yeri ifade ediyordu.

Ölümden sonra ne olduğunu yalnızca Anubis biliyordu. Bu nedenle, eski Mısırlılara, öbür dünyada güvenli geçiş sağlamak için ölülerini nasıl mumyalayıp gömmeleri gerektiği konusunda talimat veren oydu.

Ahirette oynadığı muazzam rolün bir sonucu olarak, “Mumyalama yerinde olan” ve “Sırların Efendisi” gibi ek unvanlar kazandı.

Anubis, Osiris’i Kurtarmaya Nasıl Geldi?

Osiris, eski Mısırlıların en sevilen ve en saygın tanrısıydı. Kardeşi Set’i (Seth) sık sık üzmek ve kıskandırmak için Mısırlılar Osiris’e taparlardı çünkü o onları bol hasatlarla kutsamaktaydı. Olumlu olan her şey Osiris ile ilişkilendirildi. Mısırlılar, Osiris’i eski Mısır’ın koruyucu tanrısı ilan ettiler. Ayrıca Mısır’ın ilk firavunu olarak kabul edildi.

Öte yandan Set, krallığın kızıl sıcak çöl bölgelerinde yaşayan kötü çöl tanrısı olarak görülüyordu. O yok etmek ve kaos için her zaman bir neden bulurdu çünkü Mısırlılar tarafından her daim korkulan oldu. Fırtınalar ve kıtlıklar genellikle Set’e atfedilirdi.

Kıskançlık ve öfkeden Set, bir saray darbesi gerçekleştirdi ve Osiris’i tahtından indirdi. Set, kardeşi Osiris’i öldürdü ve parçaları Nil’e dağıtmadan önce vücudunu birkaç parçaya böldü.

Perişan ve üzgün, Osiris’in karısı İsis, Osiris’i bir araya getirmek için Anubis’ten yardım istedi. Çakal tanrı Anubis, Osiris’in vücudunu başarıyla restore etti. Ardından İsis bir dizi büyü söyledi ( Antik mısır gibi pek çok Kadim gelenek de büyü yapılan bir şeyden çok söylenen bir şeydi. Sesin, kelimelerin sihri ortaya çıkardı inancı vardı) ve Osiris’i hayata döndürdü. Ancak Osiris, ölülerin efendisi olarak yeraltı dünyasında kaldı.

Mısır mitolojisi, Osiris’in ölümün ötesine geçtiğini ve cennete girdiğini belirtir. Osiris’in ölüm üzerindeki zaferinin bir sonucu olarak, tanrıların kralı Ra, Osiris’i Yeraltı/Ahiret Lordu konumuna yükseltti.

Osiris artık başka bir özelliğe büründüğünde basitçe görevini devir ettiğinde ve yeraltı dünyasının efendisi olarak hizmete başladığında, Anubis artık mumyalamaya, cenaze törenlerine ve mezarların veya mezarlıkların korunmasına odaklanabilirdi. Anubis ayrıca ölü ruhları Osiris’in yoluna yönlendirmekle görevlendirildi. Osiris’le karşılaşmalarından önce, ölülerin bir yeraltı dünyası yargıçları tarafından yargılanması gerekirdi.

Anubis, Osiris’in mumyası. ‘Mısır Ölüler Kitabı’ndan.

Anubis, Eski Mısırlılara Mumyalamayı Öğretti

Anubis’in dönüşüm sürecinde yaptığı şey, Mısır’da yapılan ilk mumyalama olarak kabul edildi. Osiris, yaptığı mumyalama ve cenaze törenleri sayesinde yeraltı dünyasını hiç zorlanmadan geçebilmiştir.

Anubis’in Osiris’in cesedini mumyalamamış olsaydı, Osiris’in yok olacağı düşünülürdü. Bunun bir sonucu olarak, eski Mısırlılar her zaman ölülerini mumyalamayı çok önemsediler, aksi takdirde ölenler öbür dünyaya girmek için mücadele etmek zorunda kalacaktı.

Anubis Rahipleri Neden Leopar Derileri Giyerdi?

Rahip kelimesi bize Hristiyan din adamlarını çağrıştırır. Rahip ya da keşiş yaşamını tapınak da geçiren manasını taşır. Antik Mısır’da da her tanrı ve Tanrıçanın tapınağı ve o tapınakların görevlileri yani rahipleri vardı.

Anubis’in Osiris’i eski haline getirmek için yaptığı iyi işi fark eden Set, kendini bir pantere dönüştürdü ve Osiris’in vücuduna saldırmaya çalıştı ve Osiris’in vücudunu korudu. Set kaçamadan, Anubis panteri yaraladı, böylece leoparın derisinde gördüğümüz lekeleri yarattı. O zamandan beri, eski Mısır’da defin ve mumyalamadan sorumlu rahipler, cenaze törenlerini gerçekleştirdikleri zaman leopar derisi giymeye başladılar.

Anubis’in Eski Mısır’daki Önemi

Mezar Koruyucusu Anubis

Ölümün kaçınılmazlığı nedeniyle, yaşayanlar Anubis’ten biraz korkuyorlardı. Korku, aşağı yukarı ölmekten korkan insanlardan kaynaklanıyordu yoksa  Anubis kötü bir tanrı olarak kabul edilmedi. Basitçe söylemek gerekirse, Anubis ile görüşme birinin öldüğü anlamına geliyordu. Bunun bir sonucu olarak, eski Mısırlılar Anubis’e çeşitli dua ritüelleri hazırladılar. Anubis’e, cennete girmeleri için ve yeraltı dünyasında onlara güvenli bir şekilde rehberlik etmesi için dua ettiler.

Eski Mısırlılar Anubis’e saygı duyuyorlardı çünkü o, Osiris’in vücudunu tanrı Set’in kötü saldırılarından koruyordu. Sonuç olarak, Mısırlılar, kirli ruhlardan ve başıboş hayvanlardan mezarların koruyucusu olarak Anubis’e tapmaya başladılar.

Ayrıca, Anubis’ten ölenlerin mezarlarına saygısızlık eden mezar/mezar soyguncularını savuşturması istendi. Anubis’in heykelleri, büyülü sözleri ve resimleri, nekrofili ile uğraşan kişilere karşı korunmak için mezara yerleştirildi. Mezarlara saygısızlık eden kişilere Anubis’ün lanetine uğrayacağına inanlıdır. Mısır arkeolojik kazıları yapıldığı dönemde Lanet ile ilgili basına düşmüş onlarca açkıklanamayan olay vardır.

Anubis’in Neden Bir Çakal Kafası Var?

Mezarların ve mezarların başıboş hayvanların, özellikle de sığ kazılmış mezarların saldırısına uğraması alışılmadık bir durum olmadığından, Mısırlılar bu çakallara barış teklifleri sunmakla sevdiklerinin cesetlerinin kurtulacağına inanıyorlardı. Bu birlikteliğin bir sonucu olarak, eski Mısırlılar doğal olarak Anubis’i bir çakal başı ile resmetmiş olabilir.

Ayrıca mezar soyguncularının mezar duvarlarına lanetler yazarak/oyarak mezarları yağmalayamayacaklarına ve korkup kaçacaklarına inanıyorlardı. “Lanet Uygulayıcı” Anubis’in bu zalimlere korkunç cezalar verdiğine inanılıyordu. Yani Bir korkuluk gibi düşünebilir. Açıkçası bu açıklama bana inandırıcı gelmiyor. Hoş inandırıcı olmasından daha önemlisi hiç mistik gelmiyor.

Sirius Köpek takım yıldızından gelen bir varlık olduğu için aslında kurt başlı bir Tanrı olabilir mi? Köpek ya da kurt başlı ve göklerden gelip İnsanlara bilgiler öğreten ve onları yücelten korucuyu olduğuna inanılan hikayeler Türk Mitolojisinde de vardır.

Anubis Neden Koyu Tenli?

Anubis otomatik olarak çürüme ve çürüme ile ilişkilendirildi çünkü o ölüm, mumyalama ve cenaze tanrısıydı. Başka bir deyişle, eski Mısırlılar muhtemelen onu ve yeraltı dünyasını ışıktan yoksun, yani zifiri karanlık ve karanlık bir yer olarak görürlerdi. Ek olarak, ölülerin bedenleri çürüdükçe siyaha döndüğü için, sanat eserlerinde mumyalama tanrısının siyaha boyanması doğaldı.

Anubis’in koyu teninin bir başka açıklaması da Nil Nehri’nden geliyor. Nil’den gelen siyah tortular Mısırlılar için altındı. Nehrin kıyılarını aşan o zengin besinler olmasaydı, aşağı havzadaki hiçbir şey büyüyemezdi. Bununla birlikte, siyah renk her zaman kötü veya olumsuz bir şeyle ilişkilendirilmedi. Aksine, siyah renk zenginliği, doğurganlığı ve refahı simgeliyordu, neredeyse iyi ruhların sonsuzluğu geçirmek için gittikleri yere benzer. Siyah renk aynı zamanda bilinmeyen ve gizemli bir şeyi, yani ölümü ve ahireti simgeliyordu.

Ben hala teorimde ısrarcıyım. Bence o Gezegenimizden çok uzak bir yerden gelen siyah bir kurt şekline benzeyen bir varlık ya da siyah kurt ruhu taşıyan bir şaman.

Anubis İbadet Yerleri

Arkeologlar, Cynopolis’in (Kynopolis) Anubis’e ibadet etmek ve kurban sunmak için en çok tercih edilen yer olduğuna inanıyor. Kynopolis, Yukarı Mısır’da bulunuyordu. Yunanlılar buna “Köpek Şehri” adını verdiler.

Anubis rahipleri ritüelleri ve mumyalama törenlerini gerçekleştirirken çakal başı şeklinde tahta maskeler takarlardı.

Hiç şüphe yok ki, Anubis’in ölen akrabanızın yanında olması, onun öbür dünyaya gitmek için gerekli desteği alabileceği anlamına geliyordu. Bu nedenle, Anubis türbeleri Mısır’daki birçok ünlü tapınak ve mezara yerleştirildi. Bu, 4 Kasım 1922’de keşfedilen Tutankhamun’un mezarında belirgindi.

Çakal tanrı, Deir el-Bahri’deki Hatshepsut tapınağında her zaman var olan bir figürdü. Diğer büyük Anubis ibadet merkezleri Asyut (Lycopolis) ve Hardai idi.

Ölüler Kitabında Anubis

Tipik olarak, Anubis, bir insan vücudu ve bir çakal kafası ile iyi inşa edilmiş bir tanrı olarak tasvir edilir. Birçok eski Mısır tanrısı ve tanrısı gibi, Anubis’i insanüstü bir şekilde boyamaları ve şekillendirmeleri kesinlikle zorunluydu, dolayısıyla güçlü fiziği. Bu olmadan, mezarları ve mezarları mezar hırsızlarından veya kötü ruhlardan başka nasıl koruyabilirdi?

Ammut (maat), Thoth, Anubis ve Horus, Eski Bir Mısır Papirüs Parşömeninden

Anubis ile ilgili bir diğer önemli nokta ise çömelmiş ya da ayakta tasvir edilmiş olmasıdır. Elinde altın terazi ve hayatın sembolü olan ankh vardır.

Altın terazi, ölen kişinin kalbini Ma’at’ın tüyüne karşı tartmak için kullanıldı. Tüy, denge, kanun ve düzen tanrıçası Ma’at’a aitti. Doğru ve adil olan her şeyin tanrısı olarak kabul edildi. Hadi toparlayıp Neleri sembol ettiğine bakalım.

Başlıca Anubis Gerçekleri ve Sembolleri

Thoth (ay tanrısı ve her şeyi bilen tanrı) ve karısı tanrıça Ma’at, Anubis ölülerin kalplerini Ma’at’ın tüyüne karşı tarttığında her zaman var olan figürlerdi. Thoth, hükmün/kararın kayıtlarının tutulmasından sorumluydu.

Bugüne kadar, Anubis’in onuruna devasa tapınaklar henüz keşfedilmedi. Ancak tarihçiler ve arkeologlar, önde gelen Mısır kral ve kraliçelerinin mezarlarında Anubis mabetleri ortaya çıkardılar.

Eski Mısırlılar, ölünün vücudunun bazı kısımlarını Anubis’e onu sakinleştirmesi için sunmuşlardır. Osiris’in mumyalama işlemi sırasında, Anubis’in Osiris’in bazı hayati organlarını kendine sakladığına inanılır.

Mısırlılar, Anubis’i kayıp ruhların koruyucusu olarak görüyorlardı. Bu rol, yetimleri korumayı da içeriyordu. Eski Mısır’daki “Anpu” kelimesi aynı zamanda “kraliyet çocuğu” anlamına da geliyordu. Bu bir şekilde “bozulma” veya “çürüme” anlamına gelen “inpu” kelimesiyle ilgilidir. Anubis ve Osiris, binlerce yıldır birbirleriyle yakından ilişkiliydi. Anubis, Osiris’in sağ kolu, “Ahiret Efendisi” olarak görülüyordu.

Mezarlıkların ve mumyalamanın tanrısı olarak, yeraltı dünyası ile cennet (Osiris’in evi) arasında bağlantı görevi görerek çok önemli bir rol oynadı.

Korkunç aldatmacasının ardından suçluluk duyan Nephthys, bebek Anubis’i terk eder ve onu kız kardeşi tanrıça İsis’in bakımına bırakır. Bazı mitologlar, Nephthys’in bunu, kocası tanrı Set’in gazabına uğramaktan korktuğu için yaptığına inanırlar.

Sonunda Set, karısı Nephthys’in sadakatsizliğini öğrendi. Kaos tanrısı gürledi ve Osiris’i yok etmek için yola çıktı. Muhtemelen Set, kendi kardeşi Osiris’i bu şekilde öldürdü. Diğer sebep ise Osiris’in Mısır’daki yönetimini kıskanmasıydı.

Osiris’in Anubis ve İsis tarafından diriltilmesinden sonra, Anubis bir nevi Osiris’in sağ kolu oldu. Tüm çabalarında her zaman Osiris’i savunmak için durdu. Osiris ve Anubis birlikte yeraltı dünyasını kanun ve düzen tanrıçası Ma’at’ın adil yasalarına ve ilkelerine göre yönettiler.

Eski Mısır’da, ölenlerinizin mezarlarını korumak için çağrılacak en iyi tanrı şüphesiz Anubis’ti. Kötü ruhları ve mezar hırsızlarını kovmak için mezarların içine ve çevresine büyüler ve lanetler yerleştirildi. Bu nedenle, Anubis “Lanet Uygulayıcı” olarak bilinmeye başladı.

Anubis Ve Yunan Tanrısı Hermes Melezi Olan Hermanubis Heykeli Vatikan Müzesi

Anubis her zaman ölülerin Büyük Koruyucusu olarak görevini yerine getirmeye odaklanmıştı. Eski Mısırlıların günlük faaliyetlerine nadiren katıldı. Bunun bir sonucu olarak, eski Mısır kahramanlık hikayelerinde veya tanrılar arasındaki savaşlarda çok sık yer almadı.

Anubis’inkine benzer kostümler giymiş mumyalama işleminden sorumlu rahipler. Çakal maskesi takarlardı ve vücutlarına genellikle leopar derisi gibi boyarlardı. Eski Mısır mezarlarının duvarlarına boyanmış ve yontulmuş ilk Mısır tanrılarından biriydi.

Anubis’in yüzü aslında bir köpeğin yüzü ile bir çakalın yüzünün karışımıdır. Birçok arkeolog, kafasının Afrika altın kurduna (yani Mısır canidinin bir üyesi) benzediğini iddia ediyor.

Hem eski Mısırlılar hem de Yunanlılar ölülerini genellikle Ölüler Şehri, Nekropol denilen bir yerde barındırırlardı. Tipik olarak, bu şehirler şehrin eteklerinde bulunur. Örneğin Mısır’da şehir Nil Nehri’nin karşısındaydı.

İşte Anubis’in ünlü unvanlarından bazı örnekler: “Kutsal Toprakların Efendisi” (“nub-tA-djser); “Batılıların Önde Gelenleri”; “Mumyalama yerinde olan” (“Imy-ut”); “Dağının Üzerinde Olan”; ve “Ruhların şefi”.

Mısır’ın Greko-Romen hükümdarları, mezarlıkların efendisi ve koruyucusu olan Hermanubis’i oluşturmak için Yunan Tanrısı Hermes ve Anubis’i birleştirdiler. Bu birleşmenin nedeni, Anubis ve Hermes arasında bir tür benzerlik görmeleriydi. Hermes’in insanları uyutup ölümden uyandırabilecek bir çubuğu bile vardı. Ayrıca, tanrıların habercisi olarak Hermes, yaşayanların ve ölülerin dünyaları arasında hareket etme yeteneğine sahipti.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Mor Puhu | Gizli Mabet ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!