Tetikleyici seslere örnek olarak yemek yeme ve şapırtı sesleri, yutma sesi, ağız ve buruna ait nefes sesleri, sakız çiğneme, çekirdek çitleme, basmalı kalem çıtçıtı, saat tiktakı ve kapı gıcırdaması gibi sesler verilebilir. Mizofoniye yol açan sesler sıklıkla diğer insanların çıkardığı ağız ve buruna ait yeme/içme/soluma sesleri olmakla birlikte bazen de mekanik sesler olabilmektedir. Hastalar nadir görülen, daha önce literatürde bahsedilmemiş ses türleriyle de gelebilir. Bazen (örneğin uzaktan veya bir camın arkasından) bacak sallayan, masa gibi bir yüzeye parmaklarıyla vuran, saçını buran/yolan kişileri görmek de mizofonisi olan kişiye rahatsız edici gelebilir.
Mizofonide verilen tepkinin şiddeti sesin şiddeti ile ilişkili değildir. Mizofonisi olan kişi yüksek sesle müzik dinlenmesinden rahatsız olmayabilir. Mizofoni, hastaların günlük aktivitelerini, sosyal hayatını ve kişilerarası ilişkilerini ciddi derecede etkileyebilir. Kişiler tetikleyici sese maruz kalmamak için kimi ortamlara girmeyebilir, ortamı terk edebilir ya da sesi çıkaran kişi ile tartışabilir, hatta kavga edebilirler.
Mizofoni hemen her yaşta başlangıç gösterebilmektedir. Başlangıcına kadar olan dönemde rahatsız etmeyen bazı sesler, kişi için aşırı rahatsız edici hale gelebilmektedir.
Mizofoni henüz ICD (International Classification of Diseases and Related Health
Problems) ve DSM (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders)
gibi uluslararası tanı ve hastalık sınıflandırma kategorilerinde yer almamaktadır. Odyoloji literatüründe ise mizofoni Düşük Ses Toleransı olarak adlandırılan ve sesten rahatsızlık duyma ile ilişkili bir grup içinde tanımlanır.
Mizofoni ile ruhsal bozukluklar ilişkisini araştıran çalışmaların sayısı azdır. Yapılan bazı araştırmalar sonucu, obsesif kompulsif spektrumda yer alması gerektiğini savunulmaktadır.
Ayırıcı tanıda, Özgül Fobi, Travma Sonrası Stres Bozukluğu, OKB, Sosyal Fobi, Dürtü Kontrol Bozuklukları, Otizm Spektrum Bozuklukları, Hiperakuzi yer almaktadır.
Mizofoninin etiyolojisi ve patofizyolojisi hakkındaki bilgilerimiz netleşmiş değildir. Hastalar sıklıkla hastalıklarının çocukluk döneminde aile bireylerinin yeme seslerinden yoğun biçimde iğrenme ile başladığını anlatırlar. Tekrarlayan rahatsız edici olayın koşullanmaya yol açarak mizofonik belirtilere ve kaçınma davranışına neden olabileceği öne sürülebilir.
Mizofonisi olan kişilerin başa çıkma mekanizmaları incelendiğinde genelde sesin çıkabileceği ortamlara girmeme ya da ortamı terk etme gibi kaçınma davranışları ya da tetikleyici sesi çıkaran kişiyle tartışma gibi sosyal işlevselliği bozan davranışların öne çıktığı görülmüştür. Bu başa çıkma davranışlarına karşı ilk önerilen yöntemler arasında rahatsız eden sesi duymamak için ses çıkarma, kulak tıkacı kullanma, kulaklık ile müzik dinleme, kendi seslerine yoğunlaşma, dikkatini dağıtmaya çalışma ve başka içsel diyaloglar vardır.
Mizofoni Tedavisi
Tedavide yapılandırılmış bir algoritma henüz mevcut değildir. Uygulanan bir yöntem Çınlama Yeniden Eğitim Terapisi (Tinnitus Retraining Therapy) olarak adlandırılmaktadır. Jastreboff tarafından geliştirilmiş bu yöntemde hastaya mizofoni oluşması hakkında gerekli bilgilendirme ve eğitim yapılmakta olup, daha sonra hastanın tetikleyici sese verdiği davranışsal tepkileri durdurması istenir. Bu şekilde tepkinin ve algılamanın sönümlenmesi sağlanmaya çalışılır. Bu sırada eşzamanlı olarak ses terapisi uygulanır.
Diğer bir uygulanan Yöntem Bilişsel Davranışçı Tedavidir. Farklı ekolden gelen, ve mizofoninin obsesif kompulsif bozuklukla fenomenolojik benzerliğini, ayrıca bunaltı ve stresin merkezi rolünü göz önüne alan klinisyenler ise tedavi yöntemi olarak bilişsel davranışçı terapiyi önermişlerdir. Bu modele göre tetikleyici işitsel uyarana karşı gelişen olumsuz otomatik düşünceler rahatsızlık duyma, öfke ve bunaltı gibi duygusal tepkilere yol açar, bu tepki sempatik sinir sistemini (dolayısıyla savaş ya da kaç yanıtını) tetikler ve kaçınma/tartışma gibi olumsuz pekiştireç görevi gören davranışsal yanıtlarla güçlenir.
Ayrıca mizofoniye eşlik eden psikiyatrik rahatsızlıkların tedavisinde ilaç ve terapi seçenekleri uygulanmaktadır.
Klinik Pratikte gördüğüm mizofoni hastaları ile ilgili olarak şahsi görüşüm, literatürde bu kadar az yer almasına rağmen bu belirtilere sahip kişi sayısının çok daha fazla olduğu, OKB spektrumu ile çok yakından ilişkili olduğu yönündedir. Başvuran hastaların çoğunluğunun ergenlik döneminde olması dikkat çekicidir. Tedavide OKB tedavisine benzer bir algoritma uygulandığında, başarı şansı artmaktadır.
Uzm. Dr. Burhan Burhanoğlu
Psikiyatrist & Psikoterapist
Fethiye / Muğla